
Bazı insanların çocukları var. Bazıları hayırsever bağışlar yapıyor. Bazıları anı yazar. Kaçınılmaz ölümümüz üzerine kafa yormak bize koltuktan kalkmamız ve en önemli gördüğümüz şekilde dünyada izimizi bırakmamız için bize ilham vermenin bir yolunu sunar. Şimdi, gezegeni kurtarmak bu listeye eklenebilir.
Zaman, kendi ölümlülüğümüz üzerinde durmanın bizi nasıl yeşile çevirdiğine dair felsefe yapar: Gazetede bir ölüm hakkında okumak veya bir cenazenin önünden geçmek gibi ölümle ilgili anlık sosyal ipuçları, yaşamda bir amaç duygusu kazanma ve yaşayacak bir etki yaratma dürtüsüne katkıda ulunan “miras nedenini” harekete geçirir.
Ölümden sonra miras sahibi günümüzdeki bireyler tarafından anında tüketilmektense, kaynakların kullanımının önündeki içsel engellerin ötesine kaynakları gelecek için bırakacak şekilde bakmamızı sağlar.
Başka bir deyişle ölüm, yakın şimdiki zamanla meşguliyetimizi geçersiz kılar ve bakış açımızı dar kişisel çıkarların çok ötesini içerecek şekilde genişletir. Sürdürülebilir kaynak kullanımı daha az CO2 yaymak, gelecek nesiller için yağmur ormanlarını korumak, geri dönüşüm çoğu zaman bize değil gelecek nesillere fayda sağlayacak kararlar alma konusundaki isteksizliğimiz tarafından engelleniyor. Araştırmacılar, insanların kendi ölümleri ile sunulduğunda gezegen için fedakarlık yapmaya daha istekli olup olmayacaklarını test etmeye karar verdiler.
Bir ABD üniversitesindeki 54 yüksek lisans öğrencisine okumaları için iki makale sundular: Biri, bir ölümle sonuçlanan bir uçak fren arızası kazasını anlatıyor, diğeri ise bir Rus matematikçi hakkında tarafsız bir hikaye. Daha sonra, bireylerin şu anda yoksul topluluklara hizmet eden bir kuruluşa bağışta bulunacaklarını belirttikleri para miktarı açısından mevcut hayrı ve hayır kurumlarına bağışlayacakları miktar açısından gelecekteki yararını ölçtüler.
Çılgın kaza hakkındaki makaleyi okuyan katılımcıların, geleceğe yönelik hayır kurumlarına şimdiki zamandan çok daha fazla para vereceklerini buldular. Her bir katılımcının bir enerji şirketinin başkan yardımcısı olarak hareket etmesini sağladıkları ikinci bir test gerçekleştirdiler. Varsayımsal şirket yeni, ucuz, verimli bir enerji kaynağı edindiğinde, katılımcılar bugün enerjinin ne kadarını tüketeceklerine ve başka bir alıcıya ne kadar vereceklerine karar vermek zorunda kaldı. İlk deneyde olduğu gibi aynı ölüm hazırlığına maruz bırakıldılar.
Araştırmacılar, ölümlülük düşüncelerine maruz kalanların enerjilerini gelecekte fayda sağlayacak bir organizasyona tahsis etme olasılıklarının daha yüksek olduğunu bir kez daha buldular ve bu yardımseverliğin, bireylerin varsayımsal gelecekle olan bağlantı duygusuyla önemli ölçüde ilişkili göründüğünü fark ettiler.
Araştırmacılar, gerçek dünyadaki bireyleri çevrecilik yolunu seçmeye teşvik etmenin bir yolu olarak ölüm tehdidi bulgularını nasıl kullanabilecekleri konusunda hala kafa karıştırıyorlar.


























